m e l a m e t
KINANMIŞLIK

BİSMİ-LLAH_İR-RAHMAN_İR-RAHİM
Fatiha 7 ayettir. Birinci ayeti Besmele-i Şerif’tir. İlim üçtür,ilmel yakın-aynel yakın-hakkal yakın. “Semavi kitapların bütün sırrı Kur’an da, Kur’an’ın sırrı ise Fatiha’da, Fatiha’nın sırrı ise Besmele-i Şerif’tedir.”
RAHİM-- --İlmen yakın
RAHMAN --Aynel yakın
ALLAH-----Hakkel yakın
Buyrun devam edelim___Editör
01/08/2018-16:00
![16a0a805905df28c43ce16a3a426e90d[1].gif](https://static.wixstatic.com/media/e2b887_6fbacb5f5fff48539d05d90fd27d0133~mv2.gif)
ORTA YOL NEDİR ?
Peygamber Hz Muhammed der ki '' ben atamız İbrahim'in hanif (orta) olan TEVHİD dinindenim. Yani tevhid öyle bir manadır ki iki üç düşüncenin birleştiği yer nasıl orta olursa aynen o şekilde.Bir örnekle '' kadın bir uç,erkekte bir uç,fakat ikisinin birleştiği ortak nokta ki ORTAdır nedir? elbette İNSAN olmaları'' bu kısa açıklama bile insanda bu konuda hayrete düşürmeye yeter.Şimdi bu örneği tüm yaşamdaki ve düşüncelerimizdeki alanlarda uygulayalın,Nötr ve fazın ortası elektrik deyilmidir.Nasıl olur derseniz,nötr bir deniz dersek,faz da başka bir deniz dersek,Musa Hızır ile nerde buluştu iki denizin birleştiği yerde deyilmi,bakın ifadeler Kur_an ın tamamından neler neler çıkmakta.Yani ORTA yolda buluşmaları.Kadın ve erkek örneğimizdede aynır diğer tüm her konuda bu aynıdır.Mesela kişi kendisi fert olarak bir deniz,karşısındada diğer insanlar,hayvanlar ve bitkilerde bir deniz,bu etrafındaki toplumun her sözünü,her yap dediğini dinlerse mahvolur gider,kendi isteklerinin esiri olup hep etrafından bir şeyler ister durursa yine helak olur,burda bir orta yol tutmalıdır fert,kendi isteklerindede aşırı bencil olmamalı,zorlayıcı olmamalı,illa ele geçirmede katı olmamalı,etraftaki insanlarında her ama her isteğine cevap verende olmamalı,işte kuracağı bu denge yaşamdaki orta yoludur ki bir çok insan burada aşağı düşer.hani derler ya sırat köprüsü varda kıldan ince kılıçtan keskin günahkar geçerken aşarı mutlaka düşer ve aşarısı ateştir,bakın neyi anlatmakta gördünüzmü.Onun için site adı HAYATIN GERCEKLERİ,gayemiz ne para ne pul,ne dünya ne ahiret,ne cennet ne cehennem,ne zevk ne sefa,tek derdimiz yaşamını gerşeklerin üzerine bina eden mutlu olur bunu biliyoruz ve sizler için varız.Umarın bir kişi bile olsa bu gerçekliliği kavrarsa şu hadis uyarınca bizde mutlu oluruz.BİR CANI ÖLDÜREN TÜM DÜNYAYI ÖLDÜRMÜŞ,BİR CANI YAŞATAN TÜM DÜNYAYI YAŞATMIŞ GİBİDİR,uyarınca bir kişinin gerçeklerle gerçek mutluluğa ulaşması bizim nezdimizde dünyanın mutluluğa ulaşmasıdır.Kazanan biz deyil gerçeğe kavuşandır.____saygı ve selamlarla___Editör
02/08/2018-22:30

TEVHİD NEDİR
Tevhid birlemek(TEKLEMEK) demektir.Allah tan başka ilah olmadığına inanmak demektir. Bu da ‘’ Lâ ilâhe illâllah ‘’ sözleriyle ispat edilmiş olur.
Bir kişi ‘’Lâ ilâhe illâllah ‘’ dese(Allah tan başka Mabud/İlah yoktur. O bir olan Allah;tır.) demiş olur.Bir / Tek olanın dolayısıyla Ortağı yoktur.
Fakat bu ifadeyi kullandığı halde kalbi bundan gafilse, söz ile bu taklidi bir Tevhid olur.
Yaratmanın şartlara bağladığı yani sebep ve sonuç ilişkisi içinde çalışan bu aleme (olaylar-Dünya) tecellisi 3 yüzüyle olup
EFAL(fiil-iş),
SIFAT(özellikler) ve
ZAT(mevcut-vücut)
yüzlerini idrak ederek; bütün mikrodan makroya kadar her varlıkta TEKin yani Allah’ın irade,murat ve tecellisi olduğunu İdrak,gözlem ve şahit olursa işte ozaman TEVHİD yani TEKlik etmiş olur.Bir ifadeyle İslam ibadetlerinde Hac edilirken ÜÇ şeytan taşlanır.( şeytan nedir yolcu olan bilir)işte bu üç şeytan aslında kişinin kendindedir.Melamet bu üç boyutu sizlere anlatır,anlatır,anlatır.Tabi meraklı olana,sorup öğrenme talep edenlere.Sormayan asla yol alamaz.Tüm tarikatlarda oturursun kuzu kuzu dinler ve bazı size ters gelen yani kafanıza yatmayan konuları asla soramazsınız.Mesela bu kardeşiniz,’’İslam yakın akraba evliliğini uygun görmez fakat Adem ile Hava nasıl olduda üredi’’ diye sormuştum’’ :)) cevap şuydu ‘’ bu tür fitneli zındık sorularını kim kafanıza sokuyor ?) __kardeşim soru bu soru.Ver cevap.Yok ki:kendisi bilse zaten orda durmaz.Ama melamet bildirir be kardeşim.Önce ağlatır sonra bildirir.Ama muhakkak bildirir.Çünki soro varsa kişide cevapta yine kendindedir,lakin önce o Üç şeytanı temizleyecek,işte o zaman temiz eve gelir HATIN GERÇEĞİ oturu,gerçekler bir güneş gibi açar.Tabi bu yolda aşkı olacak kişinin,yol aldıkça sevecek sonra güvenecek kendine,sevginin olmadığı yerde güven asla bulunmaz….eselikler içinde mutlu kalın…..EDİTÖR
03/08/2018-22:00
İNSANIN ÜSTÜN YARATILMA SIRRI NEDİR?
İnsanoğlu bu kainatta, madenden, bitkiden, hayvandan üstün yaratılmıştır. Zira insandaki ilim, akıl, idrak, irade gibi Allah;ın bazı nimetleri diğer mahlukata verilmemiştir. Onlarda bunlar eksiktir. Azhab Suresi 72. Ayettinde ‘’ Biz emaneti göklere, yerlere, dağlara teklif ettik; bunlar emanetimizi taşımaktan çekindiler, şefkat isteğinde bulundular; sonra bu emaneti insan kabullendi cahil ve zalimlerden oldu’’ demektedir.
İşte bu emanetler Allah;ın insanlardaki sıfatlarıdır; Yeryüzünde bir halife yaratacağım ( Bakara/30 ) ayetiyle bu sıfatlardan bahsetmektedir.Burda bir SIR vardır,bu Hilafet sırrıdır.Nedir Hilafet sırrı?Hilafet sırrı dediğimiz insanda bu sıfatların toplanmasına Cami-ul Esma denir ki (el-Cami)99 esmanın içinde olup toplama cem etme anlamındadır ) Cami-ul Esma sırrına sahip oluşudur. Çünkü Allah, Tin Suresinde incire, zeytine, Turu Sina dağına ve emin beldeye yemin ederek, ‘’biz insanı en güzel biçimde ve üstün yarattık ‘’ buyurulmuştur. Onun için kainatta bütün varlıklar insanların emrindedirler.Çünki İnsan, Allah’ın sıfatlarını ve tekliğini cem/cami (toplayan) eden bir varlıktır. Kesret denilen çok olma hali ve vahdet denilen tek olma hali insanda cami,yani cem,yani toplanmış olmasıdır. Kesret bir deniz,vahdet bir denizdir iki denizin birleştiği yer İNSANdır.İşte şimdi tam bu sırada Musa as ve Hızır as ın buluşmasına göz atmak gerek. Kehf suresi 60. Ayette der ki; ‘’Ey Muhammed,Bir vakit Musa genç adamına demişti ki; iki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim,yahut senelerce gideceğim.’’ Yani bu yolda belkide yıllarca yol katedeceğim ilim tahsil edeceğim lakin sonuçta insanda iki denizin birleşmesi kanununu öğrenip idrak edeceğim demektir. Her insan bir vahdet anlayışı olan BENcilik ile hayata başlar,ben yaptım,ben ettin,benim hayatım gibi hisseder,melamet ise meraklısına kendine ben diyenlerin sen-o-diye çokluğu yani kesreti toplamayı bildirir. Ben –sen – o lardan oluşan çokluğu/kesreti BELLİ BİR METODda tahsil edenin geleceği nokta BİZ diyebilmesi Bizlik şuuruna erebilmesini sağlar. Tüm kişisel gelişim metodları ve İslam harici dinler buraya kadar insanı getirir,ancak melamet bir adım daha ileri giderek Biz anlayışının aslında gizli bir BEN anlayışı olduğunun SIRrını bildirir ki onun için ‘’ bir ben var benden içre’’diye sözler edilmiştir, tüm öğretiler o SIRra kadardır,bu sırrı ancak melamet aşar,ve hatta bundan öte bir hal/boyut daha vardır ki oraya nasibi olan aşar.Emin olun ki tüm metodlar melameti arzular ancak ne arzuladığını bilmezler,melamet ise arzusunu bileni zevk ile kavuşturur ki bu da bahsedilen cennettir,mutluluktur.İnsanın önemi hakkında bu yolda yürüyen büyüklerden Mısri Niyazi Hz.leri bu konuda der ki ;
Hakkı istersen yürü insana bak,
Şemsi Zatı yüzünde rahşan eylemiş,
Hak yüzü insan yüzünden görünür,
Zatı Rahman şeklin insan eylemiş.
DAHA BU KONUDA NE DENSİN Kİ :___Editör
07/08/2018_19:00
![f5592b6c715c669e3dea101d7b09ebd1[1].gif](https://static.wixstatic.com/media/e2b887_937b130133cb402ea0495f1baa2ed8e1~mv2.gif)
İNSAN NEDİR
Allah kemalatıyla insan denen bu varlıktan kendini göstermiştir. Diğer varlıklar nakıstır.( noksan) Kemalata da her insan mazhar değildir. İnsanı Kâmil ona mazhardır. Çünkü insan ve Kur-an ikizdirler buyrulmuştur. Yalnız insanlar üç sınıftır:
1-İnsan-ı hayvan
2- İnsan-ı nakıs
3- İnsan-ı kamil
İnsan-ı hayvanın :
sureti insan fakat sireti ( ruh hali ) hayvandır. Onlar yerler içerler ve nefsi için yaşarlar.
İnsan-ı nakıs :
olanlar ise henüz insanlığını bulamamış, kendindeki sırlara vakıf olamayan surette insan fakat,sirette eksik olanlardır. Bunlara Tevhidde ef al ve sıfat salikleri de diyebiliriz.
İnsan-ı Kâmil :
surette de sirette de Ademiyeti bulmuş olanlardır.
Mısri Niyazi Hz.leri buyuruyorlar ki:
Kim ki Ademliğini buldu, odur Adem,
Ademliğini bulmayan hayvandır ancak.
Allah Kur-an;ı Kerim de bazı ayetlerde ‘’ey nas ‘’yani her türlü iman seviyesindeki topluma hitap etmektedir. Bazı ayetlerde ‘’ ey ins ‘’ yani henüz insanlığını bulamamış eksik olan kişilere hitap etmektedir. Bazı ayetlerde ise ‘’ ey insan ‘’ demekle insanlığını bulmuş kamil insana hitap etmektedir. Onun için insan Allah;ın yeryüzünde halifesidir. İnsan Alem-i Kübradır. On sekiz bin Alemi kendinde sırrı ile cem etmiştir.alemde Alemde her ne var ise Adem de de mevcuttur. Her kim kendindeki bu yüce sırları öğrenmek isterse, onu tanıtacak kamil bir mürşide giderek insanı asliyesini öğrenmesi lazımdır. Surette küçük bir varlıktır ama sirette (manada) Hakkın kemalatıyla göründüğü yerdir.___Editör
10/08/2018-18:00
MÜRŞİDİ KAMİL KİMDİR?
Mürşidi kamil, irşad eden, doğru yolu gösteren, terbiye eden, gafletten insanları kurtaran, peygamber varisi olan, El ulemayı veresetül enbiya (H.Ş.) Elif, Lâm, Mim sıralarını kendinde toplayan canlı bir kitaptır. Allahu Teâla ilmi ezeliyette onları seçmiştir.
Onlar her insan gibi devrin yarısını bu Aleme gelinceye kadar tamamlamış, Cemadat, Nebadat, Hayvanat ve İnsanata kadar gelerek Baba sülbü, Anne sülbü ve tabiat alemlerini takip ederek; Tin suresi 5. ayetinde tarif edilen Sümme reddetna hu esfeli safilin aşağıların en aşağısına, insanı asliyesini bulmak isteyenler için gönderilmiştir.
Nefis Aleminden tekrar yolculuğa çıkarak bir Mürşid-i Kâmilin eteğini tutup, Tin Suresi 6.İllellezine amenü ve amilüssalihin..bu insanlar,nefsi emmarelerinin tahakkümu olan nisbiyet ve şirklerinden kurtularak insanı asliyesini öğrenip, Ruhullah olacaktır. Kendi varlıklarını Hakkın varlığında itiyari olarak yok edip,cenabı Hakkın kemalatıyla tecellilerini kendi varlıklarında zuhura getirmişlerdir.
İşte ilmi ezeliyette ona Mevlâ tarafından lütfedilen irşad göreviyle toplumun içine inerek, onları Nefis Aleminden Ruh Alemine veya kesafetten letafete vuslat için irşad ve çeşitli terbiye metodlarıyla, kendisi nasıl daha evvel İnsan-ı Kâmilinden irşad olduysa, aynen öyle irşad edecektir. Çünkü Nahl Suresi 78. ayetinde Siz hiçbir şey bilmezken Allah sizi Analarınızın karnından çıkardı ve size kulaklar, gözler, kalpler verdi ki şükredesiniz buyrulmuştur. İşte bizler daha evvel hiçbir şey bilmezken, manevi Anamız olan Mürşid-i Kâmilimiz butunundan bizleri irfaniyet ve kemalatıyla çıkarıp; kulaklarımızla Hak ve Hakikatı duyan, gözlerimizle Hak ve Hakikatı gören, kalplerimizle de cehalet zincirlerini kırarak tefekkür eden bir hale dönüştürdü.
Bizlerin istidadlarında bu kemalat olmamış olsaydı, bizler ne Mürşid-i Kâmili bulabilir ne de Nefis Aleminden Ruh Alemine vuslat bulabilirdik. Buna ne kadar şükretsek azdır.
Mürşid-i Kamilin üç belirtisi vardır:
1- Onun yüzüne baktığınız zaman onlar Allah;ı hatırlatıcıdır.
2- Sohbete iken,konuşurken ve her sözlerinde, hallerinde mıknatıs gibi kişileri çekicilikleri vardır.
3- Sohbet ettiklerinde, dinleyenlerde, anlatsa da biraz daha dinlesek diye sohbetinden hoşlanma ve her türlü üzüntü ve kederinin izale olması hali görünür.
4-Soru sorulduğunda mutmain edici cevaplar alınır. Mütevazi, ve alçak gönüllü tavırları ile makul mantıklı cevap verirler.
5-Diğer tarikat liderleri gibi soru sormaya engelleyici deyil aksine soru sormalarına tavsiye edicidirler.Çünki onlar bilir ki kişde ne problem varsa onu öğrenme arzusu vardır,problem olmayan bir konuyu anlatmak kişiyi birşey kazandırmaz.
6-Kuranı kerim ahkamı ve sünneti seniyeden katiyen ayrılmazlar.
7-Onlar saliklerini kendilerine bağlamazlar, Rabıta yaptırmazlar. Hakka bağlar, Allaha Rabıta yaptırırlar. Kendilerindeki Rabbil haslarıyla, Rabbil Alemin;in zikrini, fikrini, müşahade ve yaşamını öğretirler. Böylece dünyada Ahiretin mutluluğunu ve Cennetini yaşarlar ve insanların yaşamasını arzu ederler.__Editör
10/08/2018-19:00
