EVRELER
- murat
- 26 Ağu 2019
- 4 dakikada okunur
NEREDEYDİK, NEREDEN GELDİK Neredeydik? Nereden geldik? Neredeyiz? Nereye gidiyoruz? Hatırlıyor musunuz? Siz önce yoktunuz…. İlk var olduğunuz yeri nasıl hatırlayabilirsiniz? Bir parçanız babanızda, bir parçanız da annenizde idi. O zamanlar siz kendinizi bilmez haldeydiniz…. Babanızdaki halinizi hatırlarsanız; Bir başınız birde kuyruğunuz vardı. Sizinle birlikte milyonlarca sizin gibi kardeşleriniz vardı. Annenizde iken sizin gibi yaklaşık 400 tane kardeşiniz vardı. Vakti gelince milyonlarca kardeşinizle birlikte babanızdan annenize transfer edildiniz. İçinde bulunduğunuz grup önce asidik bir ortam ile karşılaştı, Orası çok kötü bir yerdi, kardeşlerinizin çoğu orada kaldı. Kardeşlerinizin bir kısmı da daha iyi varlıklarını sürdürmeleri için gerekli bir ortama geçerek kendilerini kurtardılar. Hatırlıyor musunuz? Siz de kurtulanların arasındaydınız…. Orası sizin yaşamınızı sürdürmeniz için uygun bir ortamdı. Oraya girer girmez, annenizdeki parçanız ile buluşmak istediniz. Ama görünürlerde yoktu. Ancak O’nun varlığını hissediyor ve O’ndan güzel sinyaller alıyordunuz. O da sizinle buluşmak için can atıyordu. Etrafınızda bulunan yüzlerce kardeşinizle birlikte O’nun bulunduğu yere doğru yöneldiniz, bir tünelin içine girdiniz. Tünelin uç kısmında O sizi bekliyordu. Sizin O’na doğru hızla geldiğinizi görünce, O da size doğru yönelmişti. Nihayet O’na ulaştınız…. Yüzlerce kardeşinizle birlikte O’nun etrafını kuşattınız… Ancak O’nun etrafında perdeler (zarlar) vardı, Hiçbir kimsenin perdeleri aşarak içeri girmesine izin vermiyordu. O, sizin her şeyinizi geride bırakarak sadece ÖZ’ünüzün içeri girmesini istiyordu. Diğer kardeşlerinizin hiçbiri bu cesareti gösteremiyor ve kendi sahip oldukları başlarını ve kuyruklarını geride bırakarak içeri girmeyi göze alamıyorlardı. İşte o sırada siz çok büyük bir cesaret ve fedakarlık göstererek başınızdan ve kuyruğunuzdan kurtularak içeri girmeyi başaran tek kişi oldunuz.. Sizin için her şeyi muhteşem bir şekilde hazırlamış olan annenizdeki parçanızın içindeydiniz artık. İçeriye giremeyen kardeşlerinizin “Gitti bizim kardeşimiz, paramparça oldu” diye üzülürlerken siz kendi ruh eşinizle buluşmanın heyecanı içindeydiniz. Her ne kadar onların sizin için çok üzülmeleri ilk başta sizi etkilese bile onların yakında yok olacaklarını, onların görevlerinin sizin ruh eşinizle buluşmanızı sağlamak olduğunu fark ettiğinizde, dilinizden onlara sadece “Benim buraya kadar gelmemde bana refakat ettiğiniz için sizlere çok teşekkür ederim” sözcükleri dökülmüştü, her ne kadar onlar sizin bu sözlerinizi duymasalar da… Sonunda sizi büyük bir heyecanla bekleyen ruh eşinize kavuşmuştunuz, vuslat gerçekleşmişti.. Belki binlerce, belki onbinlerce, belki yüzbinlerce yıllık hasret sona ermiş, huzura kavuşmuştunuz. Adeta canınıza can katılmıştı, çok büyük bir heyecan içindeydiniz, içiniz içinize sığmıyordu… Kısa bir süre içinde hızla çoğalmaya başladınız… Annenizin kanıyla besleniyor, Adeta O’nun canından can alıyordunuz… Aradan 40 hafta geçince yepyeni bir canlı olarak annenizin rahminden çıkmaya hazırlanıyordunuz… Yeni bir hayat sizi bekliyordu ama geçilmesi gereken bir kanal, aşılması gereken perdeler vardı. Sonunda bütün engelleri aşarak dünyaya geldiniz… Sizin annenizden beslenmenizi sağlayan kuyruğunuzdan (plesentadan) kurtulunca kendinizi annenizin kucağında bulmuştunuz. Artık onu görebiliyor, onunla konuşabiliyordunuz… O size kendisinin sizin anneniz olduğunu bildirdi… Siz de artık O’nu anneniz olarak kabul ettiniz… Bundan sonrasını artık hatırlıyorsunuz…. O sizin bütün ihtiyaçlarınızı karşılıyor ve size bilmediklerinizi öğretiyordu… Bu eğitim süreci okulda öğretmenleriniz tarafından devam etti. Belli bir yaşa gelince içinizde karşı cinse karşı ilgi duymaya başladınız ve hayatınızda yeni bir dönem başlamış oldu. Uygun bir eş bulunca da evlendiniz ve çoluk çocuğa karıştınız. Zamanla bir iş sahibi oldunuz, ev bark sahibi oldunuz, arabanız oldu. Bu süreci yaşarken veya bu sürecin sonunda bir taraftan da hayatı, hayatta olup biten olayları sorgulamaya başladınız. Bu konular hakkında size verilen bilgiler ilk önceleri sizi tatmin eder gibi olduysa da tam anlamıyla tatmin olamıyordunuz. Bu sizi sıkıntıya sokuyor ve arayışa itiyordu. Hayata dair ne varsa öğrenme ihtiyacı hissediyor, bu konuda elinize geçirdiğiniz kitapları okuyor, bu konulara vakıf olduğunuz kişilerle görüşüp onlardan bilgi alıyordunuz. Ancak ne kadar çok bilgiye ulaşırsanız ulaşın olayın daha karmaşık bir hal aldığını görüyor, buna da bir anlam veremiyordunuz. Belki de hala öylesiniz…. Tam bu sırada bu konuları çok iyi analiz etmiş, kendinden emin, her şeyin farkında olan, aklınıza takılan soruları ve yaşamakta olduğunuz sorunları kolaylıkla çözmenize yardımcı olabileceğinizi düşündüğünüz kişi veya kişiler ile karşılaştınız. Onların bazı söylemleri size hoş gelse de bazı söylemleri önceki bilgilerinizle çelişiyordu. Bu dönem aklınızın iyice karıştığı, beyin fırtınalarının estiği, beyin devrelerinizin zorlandığı bir dönem oldu. Sıkıntılı bir süreç yaşamanıza karşılık içinize doğan bir huzur içinizden gelen bir ses size bu süreci devam ettirmeniz gerektiğini, doğru bir yolda olduğunuzu söylüyordu. Siz bu halleri yaşarken, etrafınızdaki yakınlarınızdan ve diğer insanlardan uzaklaştığınızı fark ettiğinizde iş işten geçmişti. Artık hayata bakışınız çok değişmiş, eski bilincinizi kaybetmiştiniz. Yeni bilinciniz de tam oluşmadığı için kendinizi bir anda çok büyük bir boşluğunun içinde bulmuştunuz. Eski bilincinizden kurtulduğunuz için içinizin rahat olmasına rağmen tam anlamıyla kendinize gelememenin canlılık kazanamamanın bir endişesini de hissetmeye başlamıştınız. Bu durumdan biran önce kurtulmalıydınız, ama nasıl? Bu konuda artık size yardımcı olabilecek hiçbir kimsenin kalmadığını da hissediyordunuz. Çünkü kiminle görüşürseniz görüşün görüştüğünüz kişilerin sözleri de artık sizin için anlamsız geliyordu. Böyle tuhaf olan bir süreci yaşarken sonucun nereye varacağını artık düşünemez olmuştunuz, sanki büyük bir boşluğa düşmüştünüz.. Adeta bir belirsizliğe sürüklenirken, tüm ümitlerinizi kaybetme noktasına gelmiştiniz. İşte tam bu sırada sizde büyük bir farkındalık oluştu ve ilk uyanışınız gerçekleşti. O ana kadar hayatınızda hiç yaşamadığınız bir canlılığı, bir zindeliği hissediyordunuz ve adeta içiniz içinize sığmıyordu. Sizin için artık eski dönem kapanmış yepyeni bir dönem başlamıştı. Bu canlılığı yaşadığınızda diğer insanların hala kendi eski bildikleri değer yargılarıyla hayatlarını sürdürdüklerini fark edersiniz. Sizin farkındalığınıza ulaşamadıkları için sizi yine eski kimliğinize göre değerlendirmekte ve size kendi dünyalarında bir yer verdiklerini görürsünüz. Adeta aranızda ince bir perde olduğunu idrak edersiniz. Siz onlar için onların rüyalarında gördükleri bir kişiden ibaretsiniz. Onların yaşadıkları hayatı en ince ayrıntılarına kadar bilmenize karşılık onlar sizin içinizde yaşadığınız güzel hallerin ve farkındalıklarınızın farkında bile değillerdir. Sadece sizin farkındalığınızın artmasında ve uyanmanızda etkili olan kişileri kendinize daha yakın bulursunuz. Bunların bazılarının sizin uyanmanızda etkili olmalarına rağmen kendilerinin hala uyumakta olduklarını da fark edersiniz ve hayretler içinde kalırsınız.. Yumurtayı döllemeniz sırasında size yardımcı olan fakat kendileri yumurtayı dölleyemeyen spermler gibi bir durumda olduklarını görünce şaşkınlığınız daha da artar. Adeta bu kişilerin görevlerinin sizin uyanmanıza vesile olmak olduğunu anlarsınız. Bundan sonra artık yolunuza kendi başınıza devam etmeniz gerektiğini fark ederek yeni bir sürece girersiniz. Bu hal hayatınızda ilk defa yaşadığınız bir haldir, farkındalığınızın daha da yükseldiği bir haldir. Artık hiçbir kimseye ihtiyacınızın olmadığını idrak etmiş, ancak herkesin bu bilince ulaşmaya ihtiyaçları olduğunu düşünmeye başlarsınız. Diğer insanlarla diyalog kurarak onlara yardımcı olmak isterseniz, bunu da en güzel bir şekilde yapabileceğinizin, onları uyandırabileceğinizin bilinciyle hareket etmeye başlarsınız.
{ Alıntı__H.U }
Comments