KABUL (secde)
- murat
- 23 Haz 2019
- 5 dakikada okunur
BAKARA Suresi / 34 - Ve o zaman meleklere: "Âdem'e secde edin!" dedik, hemen secde ettiler. Yalnız İblis dayattı, kibrine yediremedi, inkârcılardan oldu.
Bu bir milattır,anlatılan olay eğer bir zamanlar böyle bir olay olmuştur zihniyeti ile bakılınca zahir ve afak,sürekli bu olay tekrarlanmakta diye bir zihniyet ile bakılırsa batın ve enfüstür.
Madem ki tevhid erleriyiz o zaman zahir ve batını tevhid edelim(birleyip bitiştirelim) ki maksad hasıl olsun.
Ayet ışığında bakarsak önce mekek yaşamı var,şeytanlık ve iblislik henüz yok ortada.Ancak yeni bir yaratılma yani Ademin yaratılması bir kargaşa ortamı yaratır.Ademin yaratılması aslında melekteki şeytanlığın açığa çıkmasıdır ( 1 ) .Yer yüzünde hangi bir insana gitseniz ve sorsanız kalbi temiz olduğunu iddia eder ve doğruyu yaptığına inanır,yanlış olarak inansa zaten yapmaz,ancak başa gelen bir olay ,meydana çıkan bir hadise o kişideki saf ve temizliği kendine gösterir.Ademin yaraılması yani açığa çıkmasıda aynen böyledir.
"Ademe secde edin(kabul) edin dedik"
Tevhid meratiplerinde SECDE zat makamıdır.Demek ki Ademin yaratılmasına secde edenler (kabul edenler)zatın zatını açığa çıkarmasını zevk etti ki secde(kabul) etti.Oysa iblis bu ince farkı idrak edemedi ve secde(kabul) etmedi.
Ancak burada ince bir fark SECDE(kabul) etme makamı meleklere aittir,Ademe deyil.Adem o an kabul edilen makamdır.Onun için fenafillah makamlarında fiilini vermek sıfatını vermek kolaydır ancak zatını vermek zordur diye mürşidler uyarır.Mürşid makamı verir hatmi meratip eder,hilafette verebilir lakin fenada Zatı idrak edemeyip zatını vermedi ise o salik secde(kabul) edenlerden asla olamaz.Çünki meleklerin secdesi/kabulü ile Allah üç kısma ayrılır,nefs yönü(şeytan)ruh yönü (adem) ve her ikisini kabul eden melekler(kuvve-kuvvet).Kabul eden/secde eden meleklerin Ademe kabulünü /secdesini anlatılır ,ancak bu melekler şeytanı RED ettiği konusunda bir beyan yoktur.Bu üçün (adem-şeytan-melek) içinde bulunduran TEK, melekleri kabul etmenin senbolü,Ademi kabul edilmenin senbolü,şeytanıda kovulmanın ve itirazın sembolü olarak ortaya koyar.Bu hadise ve zevk Allah'ta vuku bulan yani ALEMDE vuku bulan hal olarak zevki idrağı geçerek bu şablon ile Ademde olan zevki ele alalım.
Madem ki ademin yaratılması Zatın zatını anlaması,ZATın Zatından bilinmesi ise ALEM ve ADEM'i tevhid ederek(birleştirerek)diyebiliriz ki Adem aslolan ki o vardı lakin bu Ademde meleklik vardı,Ademi bu melekliği ZANlı bir meleklik idi.
BAKARA Suresi / 30 - Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz" dediler.
İşte bu olay gerek ibadet ehli abidlerin anlayışından,gerekse hakikat ehli zahidlerin gözünden kaçmakta.Şimdi ''' olurmu öyle yaa,ammada yaptın''' demeniz bile bu ince ayrımda kaybolmak demektir.Bakın bu olayı tekrar ederek anlam boyutunu sadeleştirelim.
Eğer bir kişi Tevhid ehli ise ,her işi ve şeyi birleştirmek mesleği olmalıdır.,Allah ve alem bir ise,Allah ve Adem de birdir.Allah ta alemde ve Ademde olan her şey aynı şeydir.Çünki Allah anlatırken bende şöyle bir hal vardı sonra şöyle oldu sonra böyle oldu demez/diyemez.O Allah ki BEN diye bir şey anlatmaz ve anlatamaz..Onun kendini anlatma babında bir ZAHİR alem ve bir BATIN alem yaratmıştır.Zahir Alem Onun görsel ,batın Adem ise onun işitsel anlatımlarıdır(2).Allah kendi ZATını çok iyi bildiği için kendi kendinden EDEP eder.
Tüm bunları bu şekilde kavradıktan sonra Allah'ı / Alemi artık sadece Adem olarak anlatmaya devam edebiliriz.
Adem melekçe yaşamına devam ederken İKİLİK içinde idi.Çünki ondaki melekliğin bir kısmı henüz RED eden şeytan deyildi ve halinden memnundu.Bu ayet ki bunu açıklar.
BAKARA Suresi / 30 - Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz" dediler.
İşte size ABUT ve MABUT.
Evet Adem Tekti lakin bakın melekliği ile bir iklik içinde idi.Şimdi siz eğer bir hakikat ehli olarak şeriat hükümlerince ibadet eden abitlerin ikilik halleri olan abut ve mabutluğunu şirk bilip onları eleştirip,bu hallerini kınayacakmısınız ? bunu yaparsanız KINANAN onlar olur . Biz liği kavradığınız halde BİZ bunlar gibi yapmayız diyen mi olacaksınız? yoksa bu durumu Ademiyetinizin bir durumu olarak değerlendirip o halinize BİR HURMA DALI GİBİ EYİLEREK rükudan secdeye/kabule giderek Ademliğinizi mi yaşayacaksınız? İşte bütün mesele dümdüz otobanda araba takla atar mı atmaz mı meselesi gibi,bu ferasetiniz ( kesin bilgi ve görüşünüz) sert kayaya çarpar mı çarpmaz mı ?
ADEM zatını idrak etti ki ;
AL-İ İMRAN Suresi / 19 - Allah şehadet eyledi şu gerçeğe ki, başka tanrı yok, ancak O vardır.
İkilik içindeki iman elbet kolay, Allah'ın Adem'e, Adem'in Meleklere imanı kolay ve bir o kadar ŞİRK(eş koşma) ...zor olan ise KENDİNE İMANdır.Zatın Zatına olan imanını bir seneryo ve aktörler olmadan Zatına nasıl anlatırsın ki.Evet enfüste yani tefekküründe(düşüncelerinde)zatından zatına anlamak kolay iş ,enfüs ve afak ciheti ile zatından zatına idrak bir takım suret ve filler ile olur ki biz buna ALEM diyoruz ve bu alemin içinde bulunma halinede YAŞAM diyoruz.HAY-ATIN yaratılma sebebi zatının zatına bir seneryo ve aktörler ile zatına anlatımından başka bir şey deyildir.
Evet 19 - Allah şehadet eyledi şu gerçeğe ki, başka tanrı yok, ancak O vardır.
Ancak iblis(nefs) bunu secde/kabul etmedi,yani idrak edemedi,anlayamadı.Çünki her ne kadar ZAHİRDE anlayanlarımız var ise anlamayan tarafta olanlarımızda var.Kişi olarak bile her ne kadar kavradık desekte sürekli bazı noktaları kavramakta aciziz ve eksiğiz.Onun için Beşer olarak NOKSANlığımız vurgulanmıştır.Allah/Alem/Adem noksanlıktan tenzih ise İnsanda tenzihtir.Kolaymı ortaya çıkıp İnsanda Allah misali noksan deyildir demek?elbette kolay deyil,bu bir edep meselesidir.Çünki bunu idrak etmek şudur ki noksanlık bir noksanlık deyil sebep ve sonuc - sonuç ve sebep ilşkileri için olmazsa olmazı ANLAMAK,KAVRAMAK,İDRAK etmektir. Zatının melekçe hali abid ve mabut nedeniyle ŞİRK (SEBEP)derdinden kurtulur ve bu zevki(sonuç) görmek,bilmek ve işitmek ( 3 ) için ikinci bir şirk derdi başlar KABUL EDİLEN ve KABUL EDEN(sebep) bu hadise Adem ve Şeytan olarak rol alır artık MAKROda (kürrede)gerçekleşen bu hal MİKRO alanlarıda(zerrelerde)yankıları devam eder(sonuç)____ve bu sebep-sonuç-sonuç-sebep-döngüsü mikro da deyil MİKRO-LARDA devam ederek Vahdet hali Kesrette devam eder gider.Her ne kadar mikro(zerre)lerde devam etsede bu devran makro(kürre)nin içindedir.

_
1) Ehline bu olay şöyledir ki; Melek,Adem ve iblis hepsinin MEVCUDU Allah ta ise(Allah ise) O zaman bu olayı ''' Allah tek bir nefs idi nefsinde kendini bildi(idrak etti)ancak
(1) Ehline bu olay şöyledir ki; Melek,Adem ve iblis hepsinin MEVCUDU Allah ta ise(Allah ise) O zaman bu olayı ''' Allah tek bir nefs idi nefsinde kendini bildi(idrak etti)ancak bazı şüpheleri ve zanlarını idrak edemedi ki buda KABULsüzlük yarattı(şeytan)
(1) Ehline bu olay şöyledir ki; Melek,Adem ve iblis hepsinin MEVCUDU Allah ta ise(Allah ise) O zaman bu olayı ''' Allah tek bir nefs idi nefsinde kendini bildi(idrak etti)ancak bazı şüpheleri ve zanlarını idrak edemedi ki buda KABULsüzlük yarattı(şeytan)(1) Ehline bu olay şöyledir ki; Melek,Adem ve iblis hepsinin MEVCUDU Allah ta ise(Allah ise) O zaman bu olayı ''' Allah tek bir nefs idi nefsinde kendini bildi(idrak etti)ancak bazı şüpheleri ve zanlarını idrak edemedi ki buda KABULsüzlük yarattı(şeytan)
(1) Bu demektir ki meleklikte kusursuzluk yok,ve kusur olması gerek ki beş batıni duyumuz için o kusur bir ihtiyactır,bu ihtiyaç olursa ve ihtiyaç olduğu bilinir idrak edilirse işte o zaman kusursuzluk anlaşılır.
(2) Burası çok ama çok önemlidir.İşte tam burası ve bu nokta MUHAMMED noktasıdır.Madem ki Adem işitsel bir batın anlatım ,o zamam işitene kelam (söz) gereklidir.MUHAMMED Muhabbet,konuşma,kelam ve söz ise şu hadisi unutmamak gerekir “Ben nebî/peygamber iken, Adem ruh ile ceset arasında bulunuyordu.”
evet burdaki önemli bir başka nokta ise Adem'in yaratılmasında KELAMın etkin bir rol oynamasıdır ki bu olay herkese açık bu tür ortamlarda açıklanması sakıncalıdır ve belkide her asrda beş on kişi ile sınırlıdır.Çünki bu konu EHADİYET makamında bulunanların bir çoğunu sallar.Çok gizli bir hadise deyildir ancak bir çokları bu konuyu dinler ancak KABUL etmez/edemez.
(3) Ben gizli bir hazine idim bilinmekliğimi murad ettim bu alemi yarattım.
Comments