top of page

KAZA ve KADER

  • Yazarın fotoğrafı: murat
    murat
  • 14 Tem 2019
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 28 Tem 2019

Cenabı hakkın ilmi zatiyesindeki(zatındaki/kendisindeki ilmi)

malumata(var olan bigiye) KAZA denir .

O da ilmi ezeliyetteki kulun istidadıdır.(kısaca böyle anlatılır)


Bu anlatımı açmak gerekirse,Cenabı Hakk yüzü halk yüzüdür,

halk maden,bitki,hayvan ve insandır ancak

burada KULdan bahsediyorsa tüm bu halkiyette

bilgi sadece insandadır.Elbette ilahi hak yüzü olan maden,

bitki,hayvanda da ilahi bilgi var ancak bunlardaki bilgi

şuursuz(kendi etkinliğini bilmeyen/bilgisiz/öz eleştirisi olmayan)

Bu bazen aykırı gibi gelir insana,

ancak örnek şudur ki;hayvanlar sadece ürer,ancak insan

nasıl ürediğini irdeleyip,keşfedip

BİLENdir ki her konuda bu böyledir.Var olan ve kesret

halindeki tüm canlı ve cansız varlıklardaki toplam bilgi HAKK'IN malumatı(bilgisi)niteliğindedir.

'' ben gizli bir hazine idim,BİLİNmekliği murad ettim bu alemi yarattım'' demesi

ne madene,ne nebadata,nede hayvanatadır,bu istek/arzu sadece insanadır,insandandır

ki onun için eşrefi mahluluktur(en şerefli yaratılmış/yaratık).

Hakk'ın kazasındaki malumatı(bilgiyi)tek deşifre eden ve açığa çıkaran yaratılmış

insandır.



Bu toplam bilgi hepsi bir arada bulunsada kişilerde

toplamı bulunmaz,kişilerdeki bilginin açığa çıkması(zuhuratı)

VAKTİ geldiğinde dir ve vakti geldiğinde meşiyeti ilahiye

yani ilahi istek ve arzunun tecelli etmesi ile fiillerinden

açığa çıkmasına KADER diyoruz.Tevhid talebesi ilk talebe

döneminde bunları yaşar,ancak kemale ulaştığı zaman

bunları anlar ve kavrar.Bu KAZA ve KADER meselesine teşbih (benzetme)ederek

kendi insanlığımızdan bir örnek verecek olursak;

Kaza kişinin açığa çıkmamış düşüncesidir.Bir soyguncu plan yapar,

tüm detayları kavrar,soyguncu bilir ama

etrafındaki binlerce,milyonlarca insan bilmez,bu kazasıdır).

Eğer bu soygunu fiiliyatı ile eyleme dönüştürür ise

o zaman açığa çıkar ki buna KADER deriz ve artık

kaderine katlanma durumu vardır.

Bir kişinin istidadındaki(kabiliyetindeki) o hal,fiile tecelli edince,

onun takdiriymiş diyoruz.Bu her konuda böyledir tefekkür ile çoğaltabilirsiniz.



KAZA İKİ TÜRLÜDÜR

1-Kazayı mübrem(değiştirilemeyen,mutlaka zuhur edecek)

2-Kazayı muallak ( değiştirilebilecek, henüz karar verilmemiş).


Biz buna hakikatta,kazanın değişmediğini, şeriatta ise,

terbiye ile yönlendirileceğini söyleriz.


Bir misal vermek gerekirse;

Bir badem çekirdeğini topraga dikelim.

Buna hiç bir müdahale etmeden, meyva vermesini sağlarsak,

o badem çekirdeği, badem ağacı ve meyvasını verecektir.

Hiç bir değişiklik olmaz.

Fakat atılan tohum, toprak yüzüne çıktıktan sonra,

biraz büyüyüp aşı demine gelince,o fidana şeftali,

kayısı gibi bir meyva aşısı

ile aşılarsak, toprağa badem olarak ektiğimiz o tohum,

aşı sonunda badem meyvası değil, aşılanan şeftali veya kayısı verecektir.


İşte hakikatta, çekirdek olarak kazanın değişmediği,

şeriatta yani ağaç haline gelince,aşılanmakla

değiştirilebileceğini anlaşılmış oluruz.Bizler de,

ilmi ezeliyetteki kazamızın ne

olduğunu bilmiyoruz. Bir mürşidi kamilden,

Muhammed aşısı ile aşılandığımızda,acımsı olan kendiğimizin

meyvası, Muhammed meyvası

olan armut haline dönüştüğünü görüyoruz.

Onun için Allah ilim sahibidir.

İlmiyle her şeyi bilir. İradesi ile murad eder ve

tekvinatı(var etme-yaratma-üretme) ilede halk(çokluk) ederek

fiilleriylede açığa çıkar.


Yalnız cenabı hakkın, ilim, irade, tekvin(üreve/var etme) sahibi

olması yeterli değildir. Cenabı Allah bir şeye ol deyebilmesi için, tecelli

edeceği mazharda, tecelliye uygunluk aramaktadır. Onun için Allah alimdir.

Bizler ise malumuz. Bizlerdeki cenabı hakkın malumiyeti, zaman,mekan,

ve ihvan üçleme sırrı ile mümkün olur. Yoksa bu üçleme sırrına, musait

olmayanlarda, kün (ol) emrini cenabı hak vermez. Şu halde kişilerin ilmi

ezeliyette, istidatları(yetenekleri) ne ise,cenabı Allah herkezin istidadını(yeteneklerini) görüyor.

(zaten kemalat bulmuş bir salik artık anlar ki istidat zatın imiş)

Ve istidadı neyi gerektiriyorsa onu iradesine veriyor. İradeside kudretine veriyor.

Oda kişilerin istidatlarını meydana getirmek suretiyle , fiilleriyle kendisini göstermiş oluyor.

ŞU KISMI TEKRAR ETTİM Kİ

'''Şu halde kişilerin ilmi ezeliyette, istidatları(yetenekleri) ne ise,cenabı Allah herkesin istidadını(yeteneklerini) görüyor.

(zaten kemalat bulmuş bir salik artık anlar ki istidat zatın imiş)

Ve istidadı neyi gerektiriyorsa onu iradesine veriyor. İradeside kudretine veriyor.'''

Burada anlaşılacağı gibi 8 subut sıfat 4 ü batın ki ilim iradeye,irade de kuvvete tecelli ederek çalışmakta. ve bu birlikteliğe hayat diyoruz.Bunu da kısa bir not olarak buraya düşelim.


Şu halde kaza önce geliyor. Kaza cenabı hakkın zatı ilmindeki malumatı idi.

Herkesin istidadını bildiği için,ona göre tecelli etmektedir.Bu tecellisi olan fiil

görüntüsünede KADER denmiş oluyor.


Çok insanlar istidatlarını bilmedikleri için,

bu tecelli eden olaylara gamlanıp kederlenmektedirler. Ne zaman tevhid ilmini

tahsil ederek,kişler istidatlarını(yeteneklerini) bilir ve fiillerinde onu görürlerse, bu olayın

istidatlarından geldiğini anlayacak, ve hiç bir zamanda kederlenmiyeceklerdir.

Her kim ki, gamlanıp kederleniyorsa, henüz daha gelenlerin istadatlarına uygun olduğundan geldiğini laikiyle bilmiyor ve görmüyor dur. (burası önemli)

Cenabı Allah değişmeyen gerekli kazayı,günü ve saatı(vakti)

gelince, mutlaka tecelli ettirir. Bu neye benzer. Bir silahın namlusundan çıkan mermi gibidir.

Mermi silahın namlusunu terk ettiyse, onun hedefe isabet etmemesi düşünülemez.

Veya, bir dut ağacının ceviz ağacına aşılanması,mümkün olmadığı gibidir. Fakat mermi,

silahın içinde henüz tetik çekilmemişse, işte Cenabı Hak onun bütün yetkilerini,

evliya ve mürşidi kamillerden kullanır.(burası çok önemli) O tecelliyi hiç bir zaman zuhur ettirmez.


Bu evliyalarda iki sınıftır.

1- Bilir ve görür.Fakat tecelliye mani olamaz.

2- Bilir ve görür.Fakat tecelliyi değiştirebilir.


Bir salikin,istidadında(yetenek-kabiliyet) her ne kadar kötü tecelliler mevcut

olsada, insanı kamile gelince cenabı hakka verdiği sözde sadakatlık gösterdiği mütdetce,

bir silahın emniyete alındığı gibi, emniyete alınmasıyla zikir ve fikirlerinde, daimi

oluşu onun silahını patlatmıyacaktır. İkinci veliler ise; silahın tetiği çekilmişte olsa,

mermi namluyu henüz terk etmediği için, namlunun ucunu başka tarafa çevirterek o

tecelliyi başka yönde zuhur ettire bilir. Buda bazı kötülüklerin rüyaya tebdil edilmesi gibidir ki

kazada murad etmiş ise reel yaşamda fiiliyatta tecelli etmesi gerekirken

rüyada tecelli ederek geçiştirir,belki biz bunu kabus olarak yorumlarız ama

aslında zahiren olması gerekli fiili isdidat değişikliği ile sorumluluktan kurtarmanın göstergesidir, bu gerektiğinde insanı kamiller mazharından değiştirilebiliyor.

Görüldüğü gibi kişilerin istidatları, ne ise mutlaka tecellisini gösteriyor.


 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


© 2023 by Samanta Jonse. Proudly created with Wix.com

bottom of page